Kerimoğlu Türkü Evi Hikayesi
Merhabalar, Covit19 nedeniyle gezme fırsatımız olmayabilir, geçen yıl Muğla köyleri ziyaretim sırasında etkilendiğim, Kerimoğlu türkü evi hikayesi, zeybeğin acı hikayesini paylaşmak istiyorum. Kerimoğlu Eyüp 1880-1901 yıllarında, Muğla’ ya bağlı Yeşilyurt (eski adıyla Pisi) olarak bilinen yerde yaşamış, halkın sevdiği bir efedir . Pisi’li Kerimoğlu Eyüp adına yakılmış olan türkü, Muğla civarlarında severek dinlenen ve zeybeği oynanan aslında bir olaydır.
Kerimoğlu Türkü Evi Hikayesi
Kerimoğlu Eyüp 1880-1901 yıllarında Muğla’ ya bağlı Yeşilyurt( eski adıyla Pisi) de yaşamış halkın sevdiği bir efedir. Küçük yaşta babası Hüseyin’i kaybeder. Anası Hatice tarafından büyütülür. Ağabeyi Hüseyin ile birlikte herkes gibi Pisi’de bir süre hayvancılık ve tarımla uğraşır.

O zamanlar köyün en zengin sınıfı sayılan doktorun yanında kahyalık yapan Muhtar İzzet Ağa Doktorun yanında kahyalık yapar. Kahyalık yapmak o zaman için şan ve şöhret demektir. Bir gün muhtarın adamları hayvanları otlatırken hayvanlardan biri Kerimoğlunun bahçesine girer. Kerimoğlu muhtarın adamlarını uyarır. Fakat bir gün sonra olay yine tekrarlanır ve hayvanlardan birini vurur. Bu olaydan sonra Kerimoğlu Eyüp ile muhtar arasında bir husumet doğar.
Kerimoğlu Türküsü Hikayesi
O yıllarda Pisi’nin muhtarı İzzet Ağa’dır. İzzet Ağa, Muğlalı doktor Hüseyin Avni Topaloğlu’nun kahyalığını yapmaktadır. O dönem Muğla’sında eşraf ve zenginler Pisi ovasındaki arazilerini kahyalar aracılığı ile işletmektedir. Kahyalık yapanların ise bu nedenle köyde diğer kişilere göre daha zengin ve imtiyazlı olmaları doğaldır.
1901 yılı baharında bugün Pisi’de “Maşat” adı verilen yerde bir düğün kurulur. Düğünde Eyüp oyuna kalkar. Hasmı durumunda olan İzzet Ağa da oradaki masalardan birinde dostlarıyla oturmaktadır. Bu sırada ağabeyinin arkadaşı Koca Mehmet düğüne gelir ve Eyüp’ün üzerine, izni olmadan oyuna kalkar.
Yöre geleneklerinde izni olmadan birinin üzerine oyuna kalkmak büyük saygısızlık ve karşısındaki kişiye yapılabilecek büyük bir hakaretti. Ama efesinin (ağabeyinin) arkadaşı olduğu için Koca Mehmet’e saygı gösterir ve oyundan çekilir.
Buna rağmen Koca Ahmet oyununu bitirince Eyüp’ün hasmı olan Pisi Muhtarı İzzet Ağa’nın masasına giderek oraya oturur. Eyüp üstüste yapılan bu hakaretler karşısında kızarak İzzet Ağa’nın masasına doğru yönelir ve Koca Mehmet’e ayağa kalkmasını söyler. Ayağa kalkan Mehmet’e “Üzerindeki efemin elbisesini çıkar” der.
Bunun üzerine İzzet Ağa, Koca Mehmet’e yapılan davranışa sinirlenerek Eyüp’e saldırmak ister. Eyüp, yanında taşıdığı bindirme (dolma) tabancası ile İzzet Ağa’ya ateş eder ve kolundan yaralar. Düğün yerinden kaçarak Değirmenderesi’ne gelir. Kosmel denilen Koca İsmail tarafından yakalanarak birkaç kişi ile birlikte dövüle dövüle Maşat’a getirilir. Eyüp, annesi Hatice tarafından evine götürülür.
Olayı İzzet Ağa zaptiyeye bildirir. Zaptiyelerin köye geldiğini haber alan Eyüp, evinde mavzeri ve fişekliği alarak kaçar. Zaptiye takibe çıkmıştır. Arap mezarlığı adı verilen yerde, zaptiyelerden biri Eyüp’ü görür ve teslim olmasını ister. Eyüp, teslim olmayarak zaptiyeyi öldürür ve dağa kaçar.
Pisi ve Yerkesik dağlarında gezinir. Yerini sadece anası Hatice ve ağabeyi Hüseyin bilir.Bir gün muhtarın adamları kerimoğlunun evini basarlar fakat kerimoğlu eyüp dağlara kaçmış, adamlar bulamazlar. Kerimoğlu Eyüp maşatın başka bi yerinde Sarı Sultan’a aşık olur ve gizliden gizliden görüşürler.
Kerimoğlu annesine haber gönderir kızı istemeye giderler. Fakat kız ve annesi o gün evde yoktur . İbiş İbrahim (sarı Sultan’ nın dedesi) bu gece sizi ağırlayalım der. Kerimoğlu ailesi bunu kabul eder. Gece orada kalırlar. Fakat daima sıcaklığıyla bilinen anadolu insanın o tavrı Sarı Sultan’ ın dedesi İbiş İbrahim kız kardeşinin oğlu ile muhtara haber yollar ve Kerimoğlu Eyüp’ ün kendisinde kaldığını bildirir. Muhtar da o sıralarda kaçakçı avcısı olarak bilinen kör arap lakaplı ismail çavuşa haber verir.
Kör arap lakabı daha önce bir çatışmada sol gözünden vurulduğu ve esmer tenli olduğu için verilmiştir. Şu andaki kiralık katil dediğimiz adamlardan biridir yani kör arap. Kör arap tüfeğini alır ve eve gider.

Sabahın en tatlı saatlerinde uykunun en güzel olduğu yerde kör arap evin penceresinden çıkar ve uykudaki Kerimoğlu’nu vurur. Kerimoğlu’nun efe abisi Hüseyin ve annesi yaralanır Kerimoğlu da oracıkta can verir. Daha sonra halk bunun adına bir türkü yakar. Zeybek oyunu çıkar ortaya.
Kerimoğlu türküsü, Muğla civarlarında severek dinlenen ve zeybeği oynanan bir olaydır. Muğla Pisi’ de günümüzde Yeşilyurt olarak bilinen yerde, Keriöoğlu Eyüp’ ün mezarı bulunmaktadır. Aynı zamanda vurulduğu ev restore edilerek, müze olarak kullanılmaktadır.
Kerimoğlu Zeybeği Sözleri
Haydülen de haydülen
Kara dağların sandalı da sandalı
Haydülen de haydülen
Kara dağların sandalı da sandalı
Vurulmuş da ganeyor
Kerimoğlu’nun her yanı da her yanı
Vurulmuş da ganeyor
Kerimoğlu’nun her yanı da her yanı
Haydülen de haydülen
Şu dağlarda geyik kalmadı
Haydülen de haydülen
Şu dağlarda…